Çocukluğum 

sayfa: 282
tür: otobiyografi
anlatım: sade,akıcı,sürükleyici


Ekmeğimi Kazanırken
sayfa: 440
tür: otobiyografi
anlatım: sade,akıcı,sürükleyici

Benim Üniversitelerim

sayfa: 176
tür: otobiyografi
anlatım: sade,akıcı,sürükleyici



Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinden olan "çocukluğum,ekmeğimi kazanırken,benim üniversitelerim" ile herkese selamlar!
Bugün bu üç kitabın incelemesini yapacağım. İlgilenenler için şimdiden keyifli okumalar!

-Çocukluğum -

Maksim Gorkinin otobiyografik üçlemesinden ilki olan bu kitapta yazar,çocukluğundan yetişkinliğine geçiş döneminde yaşadıklarının ilk kısmını bizlere sunuyor. Kitabı okumadan önce şu bilgiyi vermeliyim ki aslında Gorki onun lakabı,asıl adı Aleksey ve genelde evde ona Leksey diyorlar. 


Bu kitapta çocukluğunda neler yaşadığını, ilk 10 yaşına kadar hayatında neler değiştiğini anlatıyor.Babasının ölümünden sonra annesi ve ninesi ile beraber dedesinin ve dayılarının da olduğu memlekete gidişi ve orada yaşamaya başlayışıyla devam ediyor.

 Son derece otoriter zalim bir dede... Babasını öldürmeye çalışan sürekli kavga ve kaostan beslenen merhametsiz dayıları... Kocasının ölümünden sonra kendini kaybeden ve bir daha da bulamayan sürekli batıp çıkan,başka arayışlara giden ama hep olduğu yerde sayan annesi...

 Bir çocuğu kandırmanın kolay olduğunu hepimiz biliyoruz ancak onun kalbinde nasıl derin yaralar açtığını bilmiyoruz. Yani Gorki hayata zaten 1-0 zorluklarla başlıyor. Okuması keyifliydi ve akıcıydı çoğu sahneyi gerçekten okurken görmüş kadar oldum diyebilirim. Kitabın sonunda dedesi Gorkiye " var git insanların arasına karış..." diyor ve ikinci kitapla devam ediyoruz.

'' Görüyorsunuz,yapayalnızım,hiç kimsem yok! susuyorum,susuyorum,sonra birden yüreğimde bir şeyler kaynıyor,taşıyor... taşlarla,ağaçlarla konuşacağım neredeyse...'' (ssyf.138)
'' Hayatımız bizi her türden rezil,aşağılık yanlarının bolluğu ile şaşırttığı kadar; Bunca pisliğin,rezilliğin ortasında aydınlık,insancıl bir hayat yaratacağımıza ilişkin sarsılmaz bir umudu var eden ışıltı,sağlıklı,yaratıcı,insancıl,iyi bir şeylerin karşı konulmaz biçimde gelişip durmasıyla da şaşırtır'' (syf.256)


-Ekmeğimi Kazanırken-
 



İlk kitabının sonunda dedesinin '' var git insanların arasına karış...'' demesi ile ikinci kitap başlıyor. İlk kitapda çocukluğunu ilk 10 yılının nasıl geçtiğini okuyorken,bu kitapta da ekmeğini nasıl kazandığını,nasıl büyüdüğü ya da büyümeye mecbur olduğunu,hangi işlerde ne şartlarda çalıştığını okuyoruz. Dünyaya atıldıktan sonra ayakkabıcılıktan bulaşıkçılığa, kuş yakalamaktan atölye çalışmalarına ve burada hayatına giren insanlara,gözlemlerine ve aslında yaşadıkları ile beraber gelişen hayal dünyasında da ortak oluyoruz.
Özellikle bu yaşlarında kitaplara ve okumaya olan düşkünlüğünü,kitabın ondan bıraktığı etkiyi ve hayranlığını keşfetmesini izliyoruz. İlk kitabında olduğu gibi ikinci kitabının bitişini de çok sevdim diyebilirim.  

''İçimde farklı iki insan yaşıyor gibiydi; bunlardan ilki,hayatın öğrencilerini fazlasıyla tanımış,gündelik hayatın korkunçluklarını görmüş ve bunların altında ezilmiş... Diğer kişi ise bilge kitapların ruhuyla kutsanmışlığı fark eden biri...''

-Benim Üniversitelerim-



Bu üçlemenin son kitabı ile bu yolculuğu bitiyoruz. Bu kitabında da aslında Gorki toplumun yanlış yönlerini eleştirel bir bakış açısı ile anlatmış diyebilirim. Üniversite okumayı çok isteyip,aslında hayatın onun için getirdiği zorluklar yüzünden okuyamamış olması ve  çalışmaktan başka  çaresi olmayışını hayat bir kez daha ona hatırlatmakta. Aslında okumaya olan hayranlığını bilmesine rağmen gerçekleri de bir yerde kabul etmiştir.
Yer yer insanların başıboş oluşundan ve şuursuzca bir hayat sürmelerinden dem vurmakta,insan hayatının sadece ''çıkar'' üzerine kurulmuş olmasından şikayet etmektedir. Asında insan özünde sadece kendisi için olmamalı,faydacıl bir şekilde hayat sürmeli kendisi haricinde herkes için bir şeyler üretip ortaya koymalıdır tezini vurgulamaktadır.


Kitabı okuduktan sonra aslında neden Benim Üniversitelerim dediğini daha iyi anlıyorsunuz çünkü hayatın onun için getirdiği şeyleri Gorki  bir noktada ''üniversite'' olarak değerlendirmiş.  


'' Yargıya varmakta acele etmeyiniz.Yargıya varmak basit bir iştir. Ama bu basitliğe aldanmayınız. Her şey geçer. her şey daha iyiyr doğru değişime uğrar. Ağır mı? Evet ağır,ama sağlam bir şekilde olur bu değişim. Her şeyiyle inceleyin,her şeyi yoklayın. Korkusuz olun,ama yargılamakta acele etmeyin...''

Bu üçlemeyi okumak oldukça zevkliydi. Gorki'nin anlatımında en sevdiğim nokta ise anlatılmak isteneni kaleminden geçirip direkt okuyucuya sunması oldu. Açık ,anlaşılır sürükleyici bir anlatımla yaşadıklarına ortak olmak ve gözlemlemek ve özellikle kitaplarındaki bitiş cümlelerinin de oldukça akılda kalıcı olmasını sevdim diyebilirim. 

Bu otobiyografik üçlemeyi meraklılarına tavsiye ediyor, herkese keyifli okumalar diliyorum! :)