Selamlar herkese nasılsınız? Umarım iyisinizdir ve de her şey yolundadır değilseniz bile hiç önemli değil bazen yoldan çıkmak gerekiyor tekrardan o yolu hatırlayabilmek için, boşverin bugün de o günlerden biri olsun sizin için!


Bugün biraz ‘’izin vermek’’ konusundan bahsetmek istiyorum, umarım ilginizi çeker ve  kendinizden bir şeyler bulabildiğiniz bir yazı olur,keyifli okumalar!


Durup, bir dakika biraz geçmişe baktığımızda acaba şuanki aklım olsa şunu daha iyi yapabilirdim? Ya da keşke şunu böyle yapmasaydım daha mı farklı olurdu? dediğimiz neler vardır acaba...
Akan giden bu zamanda , her şeyin bir tık uzağımızda olduğu bu çağda, acaba biz nelerin bir tık ötesindeyiz ya da gerisindeyiz hiç düşündük mü?
Eminim ki düşünmüşüzdür. Bazen çok aptalca gelmiştir, bazen de çok adaletsizce, her defasında sormuşuzdur belki de neden  diye? Neden şuan böyle düşünemedim? neden hayatıma bu şekilde yön veremedim ? neden geride kaldım,ilerleyemedim? gibi soruları kendimize sormuşuz,defalarca düşünüp durmuşuzdur çünkü insanız ve her zaman bir adım ötesini ne yazık ki göremiyoruz. Bırakın bir adımı, bir dakika sonrasını bile tesadüflerle yaşıyoruz.İnsan olmanın getirdiği bir şeyden ziyade buna doğanın kanunu da diyebiliriz.

Hayat bu bir akışı var.Her şey aslında bizim için. İnişler ve de çıkışlar,kazanışlar ya da kaybedişler,pişmanlıklar belki de vazgeçişlerle dolu. Bu kısır döngüde bu akışta kaybolmak da bizim tercihimiz o akışı kendimize çevirmekte. Tabiiki her zaman işler yolunda gitmiyor, gitmesini düşünmekte çok ütopik olurdu nihayetinde.  Her şeyin yolunda gitmesi için uğraşıp dururken,gücümüzü her defasında toplamak için çabaladığımız anlarda, o  gücü bulana kadar unuttuğumuz bir şey var ki o da  kendimize zaman tanımak. Evet olan oldu şuan bunu yaşamam gerekiyor diyebilmek, aslında işin özü de bu. İzin vermek gerekiyor bazı pişmanlıkların yaşanmasına,  bazı kaybedişlere ya da keşkelere. Günün sonunda bunu öğrenmemiz gerekiyor, ilk başta kendimiz için. Hiçbir şey, ne bir mevki ne de bir makam ,ne bir statü ne de bir başka şey kendi içimizden,kendi iç huzurumuzdan daha önemli değil. Önemli olmadığını öğrenmemiz gerekiyor. Bana soracak olursanız tüm bu akışta, koşuşturmacaların arasında  unuttuğumuz bir şey varsa da o da tam da bu.

Kendimiz...

 En son ne zaman dönüp içimize baktık, ya da en son ne zaman bir şeyleri mecburiyet dışında kendimiz için yaptık? En son ne zaman bir hobi edindik ? ya da yeni bir kitabın ön sözünü dikkatlice okuyup altını çizdik? En son ne zaman şiir okuduk da sevdiğimiz biri ile paylaştık? Ya da en son ne zaman kendimiz için bir adım attık?

 Hep direndik belki de hep erteledik,denedik bazen ama bir kere tökezleyince ikinciye vazgeçtik. hep sorguladık ve de karşılaştırdık ama günün sonunda galip gelemedik çünkü biliyoruz ki  ne kadar direnirsek, ne kadar üzülürsek, ne kadar dile getirirsek o kadar çoğalıyor, tıpkı sevmediğimiz bir yemeğin ağzımızda çoğalması gibi. Önümüzde iki seçenek var ya o yemeği çiğnemeye devam edip çoğaltmak ama yutmayıp keyifsizce buna devam etmek, ya da o yemeği çiğneyip çiğneyip sonunda yutmak ve midemizin sindirmesine izin vermek.

Bugün tam da şuan kendimizi olduğumuz halimizle tam da bugün ki gibi kabullenmek,belki derin bir nefes almak ama inanmak bu nefesin gücüne,kalpten inanmak, sonra da tekrardan başlamak.Kapının eşiğinde beklemek yerine hep bir adım sonrasını merak etmek gerekiyor. Neden bunu kendimize yapalım ki? Hayat bu kadar da  önemli bir yer değil. Bir şeyleri kendimize çevirmek için hala bir umut var,bir kere ağladıysak üç kere gülebilmeliyiz, on yedi katlı binamız yıkıldıysa on sekiz katlısını yapabilmeli,elli beş kez düştüysek elli altıncı kez kalkmalıyız çünkü inanın bana bazı savaşlar böyle kazanılıyor. Şuan bir yerlerde kendileri için bir şeyler başaran insanların hiçbiri o merdivenleri elleri ceplerinde çıkmadı. Hepsi bir şekilde bir şeylerin olabilmesi için savaştı ve günün sonunda da kazandı. Tüm bunları yapabilen insanlardan sizin ne eksiğiniz var bunu bir düşünün?  Emin olun hiçbir eksik göremeyeceksiniz.Tek yapmanız gerek şey başkalarına bakmak yerine kendinizi fark etmek kendinizin en iyi halini ortaya koymaya çalışmak,çok çalışmak...

 Şimdi kendim de dahil tüm o ağzımda büyüyen yiyecekleri çiğneyip çiğneyip çoğaltmayıp yutuyorum ve izin veriyorum midem sindirsin. O sindirim sadece midemde kalmasın ,zihnimde de devam etsin. İzin veriyorum beni ben yapan şeyler ortaya çıksın tüm bu akışta benimle aksın bazen tersine bazen olduğu gibi... 

Unutmayın ki her insan ölecek yaşta ve her zaman bir umut var. En kötü gecenizin sabahını düşünün yine de bir yerlerde güneş sizin için doğmadı mı?