Bir İdam Mahkumunun Son Günü


Tür: Roman
Sayfa: 87
Anlatım: akıcı,sade



Biliyoruz ki doğanın bir akışı var. İnsanlar için ya da hayvanlar için,yerdeki toprak,daldaki bir yaprak için. Tüm bu akış içinde her şeyin bir sonu olduğu gibi,gelip geçici oluşu da inkar edilemez bir gerçek. Merak edip baktığımda bir günde dünyada ortalama 200.000 insanın doğduğunu bu da yaklaşık olarak saniyede 2-3 insana tekabül ediyor, 100.000 civarı insanın da çeşitli sebeplerden öldüğünü gördüm. Gerçekten rakamlar beni çok şaşırttı. Doğum ve ölüm... Bence tüm bu akış içerisinde, gelip geçici olduğumuzu anlamamızı sağlayan ve diğerlerinden en farklı olan bir şey varsa o da ölümdür.

Çünkü ölüm herkes için birdir. Genci yaşlıyı,kadını erkeği,iyiyi kötüyü, suçluyu suçsuzu aramaz. Yeri ve zamanı yoktur. Kocaman bir bilinmezliktir ve insana aslında ne kadar da basit olduğunu her defasında hatırlatır. Tüm bu kargaşanın ve koşuşturmacanın arasında her şeyin aslında ne kadar da fani olduğunu fark ettirir. Peki insanoğlu koşturmacadan bunu fark eder mi? Ya da fark ettiğinde artık çok geç midir? İşte bu sorunun cevabı da görecelidir doğrusu.

''Sanırım merdivenlerden çıkıyorlar... Saat Dört...''

Kısa bir girişin ardından selamlar herkesee! Nasılsınız? umarım iyisinizdir ve keyfiniz yerindedir. Her neredeyseniz ve ne yapıyorsanız  umarım her şey yolunda gidiyordur. Gitmese bile dert değil,bazen akışın tersine akmak gerekir doğruyu daha çabuk fark edebilmek için ...

Bugünün kitabı Victor Hugodan Bir İdam Mahkumunun Son Günü. Aslında kitap ismiyle kendini açıklıyor, en azından okuyucuyu neyin beklediğini ona sunuyor ,fikir sahibi olmasını sağlıyor fakat aslında anlatılan şey bir İdamdan çok daha fazlası...

Bana soracak olursanız Hugo aslında ölümü ya da ölüm gününü beklemeyi yaşamış gibi bizlere hissettiriyor.Kitap işlediği bir cinayet sonucu, idam cezasına çarptırılan bir mahkumun geçen 6 haftasını anlatıyor. Cezasının bedelini idam mahkumluğu ile ödemek zorunda kalan birinin psikolojik hallerini ,ölüm gününü bekleyişinin yarattığı korkuyu,her gün acaba bugün bir mucize olur mu ? şeklindeki bekleyişlerini ve anksiyete hallerini deneyimliyoruz. Bu yönüyle gerçekten o ruhsal halleri ben de hissettim ve hep bir merakla kitabı okudum diyebilirim.

'' Beni öldürecekler anlıyor musun Marie? Soğukkanlılıkla,törenle,toplumun iyiliği için  öldürecekler beni! ''  



 Kitapta dikkatimi çeken en büyük nokta Giyotine sürülmüş ve idam cezasına çarptırılmış birinin halkın önünde bunu yaşaması ve aslında halkın da bu durumu izlerken aldığı zevk. Evet zevk diyorum çünkü Hugo yaşananların halk tarafından nasıl keyifle beklendiğini bizlere sunmuş. Aslında burada idam cezasından çok halkın içindeki o sadist yapıyı ve idam cezasının anlamsızlığını bizlere anlatmak istemiş. Daha önce ‘’idam,ölüm cezası,dar ağacı’’ gibi bir çok kavramı duymuş ve bilmiş olmama rağmen bir idam mahkumu tarafından, olayları birinci ağızdan okuma fırsatım olmamıştı. Bu yönüyle kitap çok sarsıcı ve de etkileyici. İdamı ve yarattığı etkileri hiç bu denli düşünmemiştim. Bu kitapla beraber deneyimleme fırsatı buldum diyebilirim.

 Hem kısa hem de akıcı bir anlatım ile sarsıcı bir kitap okumak isteyen herkese bu kitabı  tavsiye ediyor keyifli okumalar diliyorum!

- Eğer siz de bu kitabı okuduysanız bana yorum bırakmayı unutmayın! :))

Sevgiler,